Tavsiyemiz
Filtreler
Hizmet Kategorileri
Sağlık
blog-image tavsiyemiz

Brüksel’de Gezilecek Yerler

Brüksel’de Gezilecek Yerler

author
Büşra Üzüm
01/11/2024

Belçika’nın başkenti ve Avrupa Birliği’nin kalbi Brüksel’de gezilecek yerler listemizde neler yok ki! Çocukluğumuzun favori karakterleri Red Kit ve Ten Ten’in yaratıcılarının şehri Brüksel aynı zamanda meşhur çikolatası ve waffleları ile de tüm dünya tarafından tanınıyor. Geçmişten günümüze bozulmadan ulaşan tarihi yapıları ve modern kültürün harmanlanması ile oluşan şehir Brüksel gezilecek yerler listemizi sizler için hazırladık.

 



Grand Palace (Grote Markt)

 

Brüksel’in kalbi olarak da adlandırabileceğimiz ve Avrupa’nın örnek gösterilen meydanlarından olan ve birçok festivale ev sahipliği yapan Grand Palace hem turistlerin hem de yerel halkın uğrak noktası. İlk günkü gibi korunmuş tarihi yapıların bulunduğu ana meydan, 1400’lerin başında yapılmaya başlanmış. Belediye binası ve Masion du Roi yani Kent Müzesinin de bulunduğu meydanda, birçok önemli ailenin evi yer alıyormuş. Meydanın kuzeydoğusunda bulunan evlerden biri dünyaca ünlü Fransız yazar Victor Hugo’nun sürgün edildiğinde oturduğu ve eserlerini günümüze kadar ulaştırdığı ev. Göreceğimiz şaşalı evlerden bir diğeri ise Brüksel’in önde gelen düklerinden birine aitmiş. Grand Palace’de, 14. yüzyılda Brüksel’i savunurken ölen Everard ‘T Serclaes’in heykeli yer alıyor. Belçikalılar bu heykele dokunmanın şans getirdiğine inanıyor.

 

Manneken Pis Heykeli

 

Brüksel’in ikonikleşmiş yapılarından Manneken Pis Heykeli, 1618 yılında tasarlanış ve boyutu sadece 61 santimetre. Şehrin simgelerinden kabul edilen Manneken Pis diğer bir adıyla işeyen çocuk heykeli, Rue de l’Etuve sokağında yer alıyor. Hakkında birçok efsanenin anlatıldığı heykelin nereden geldiği tam orak bilinmiyor ancak heykel birçok kez çalınmış ve yerine yenisi yaptırılmış. Ayrıca Belçika’nın özel günlerinde de bu heykelden bira akıyor ve yaklaşık 1000 farklı kıyafetinden biri giydiriliyor.

 

St. Michael & St. Gudula Katedrali (Cathedral des Sts-Michel-et-Gudule)

 

9. yüzyılda Aziz Michael ve Azize Gudula için yaptırılan bir şapel olan St. Michael & St. Gudula Katedrali, Brüksel’in görülmesi gereken en önemli dini yapısı. Kiliseye çevrilmesi 11. yüzyılı bulan katedral, gotik mimari tarzında inşa edilmiş. Brüksel’de yaşadığı dönemde Victor Hugo, bu kiliseyi gotik mimarinin olabilecek en sade örneği olarak adlandırılan kiliseye, sonradan Verbruggnen tarafından ahşap bir minber ekletilmiş. Katedralin büyüleyici yapısının yanı sıra, içerisinde birçok kutsal eşyanın bulunduğu müzeye de girebilirsiniz.

 

Kraliyet Sarayı (Palace Royal)

 

Günümüzde hala monarşi sistemiyle yönetilen ve sembolize krallığın bulunduğu Belçika, başkenti Brüksel’de olan bir kraliyet sarayına ev sahipliği yapıyor. Yapımına 18. yüzyılda başlanılan kraliyet sarayı etkileyici mimarisinin yanı sıra labirent bahçesi ile de dikkat çekiyor. Dilerseniz günün belirli saatlerinde halka açık olan bu kraliyet sarayını ziyaret edebilirsiniz. Dilerseniz bir nevi müzeler bölgesinde yer alan saraydan çıkıp Saint Jacques sur Coudenberg Kilisesi, Kraliyet Güzel Sanatlar Müzesi, Müzik Enstrümanları Müzesi ve Modern Sanat Galerisi gibi birçok farklı müzeyle kültür turunuza devam edebilirsiniz.

 

Hotel de Ville (Belediye Sarayı)

 

Grand Palace meydanının içerisinde yer alan Hotel de Ville’nin yapımına 1402 yılında başlanmış ve 1420 yılında tamamlanmış. Günümüzde belediye sarayı olarak kullanılan ve Grand Palace meydanının en gösterişli yapılarından olan Hotel de Ville, belediye meclisinin yanı sıra birçok tarihi esere de ev sahipliği yapıyor.

 

Cinquantenaire Parkı

 

1880 yılında oluşturulan Cinquatenaire Parkı, yayıldığı 30 hektarlık alanda Brüksel’in içerisinde adeta bir vaha. Belçika’nın bağımsız oluşunun 50. yılı için özel olarak yaptırılan parkta birçok botanik bahçesinin yanı sıra küçük bir şelaleye de sahip. Özellikle güneşli günlerde spor yapan, dinlenen ve arkadaşlarıyla buluşan yerel halkın uğrak noktası olan parkın güney girişinde gösterişli bir zafer takı bulunuyor. Parkın turistler için önemli olmasının nedeni ise Kraliyet Güzel Sanatlar Müzesi, yaklaşık 250 araca ev sahipliği yapan Autoworld araba müzesi ve Kraliyet Askeri Müzesinin burada yer alması.

Atomium

Atomium

Belçika’nın simgelerinden biri haline gelmiş olan Atomium, aslında atomun 165 kez büyütülmüş halini sembolize eden ve demir kristallerinden oluşturulmuş bir yapı. 1958 yılında Andre Waterkey tarafından tasarlanan yapı Belçika’nın bilimdeki gücünü sembolize eder. Toplamda 9 küreden oluşan yapının her bir küresi 18 metre çapında ve en üstte bulunan küre Brüksel şehrine kuşbakışıdır. Bir asansör yardımıyla bu kürelerin en üstüne çıkabilir ve manzaranın tadını çıkarabilirsiniz. Tavsiyemiz Atomium’u gece yansıtılan özel ışıkları görebileceğiniz saatlerde ziyaret etmeniz.

 

Kraliyet Güzel Sanatlar Müzesi

 

Cinquatenaire Parkının içerisinde yer alan ve şehrin farklı noktalarında da binaları bulunan Kraliyet Güzel Sanatlar Müzesi, 1846 yılda dönemin kraliyet ailesinin emriyle kurulmuş. Altı farklı bölümden oluşan müze, 15. yüzyıldan günümüze kadar ulaşmış olan birçok sanat eserine ev sahipliği yapıyor.

 

Galeries Royales St-Hubert

 

Brüksel’in en göz dolduran ve 1847 yılında inşa edilmiş bir alışveriş pasajı olan Galeries Royales St-Hubert, Grand Palace meydanının ilerisinde yer alıyor. Yaklaşık 100 metre uzunluğa sahip pasajın içerisinde birçok lüks marka, yıldızlı restoran ve Belçika çikolatacısının bulunduğu, tarihi mimarisi ve camekan tavanlarıyla çıkmak istemeyeceğiniz pasajı görmeden dönmemenizi öneririz. Pasajın, Avrupa’daki çoğu ülkede olduğu gibi pazar günleri kapalı olabileceğini de hatırlatalım.

 

Mini Europe

 

Avrupa’nın en önemli yapılarının 1:25 ölçeğinde küçültülmüş hallerine ev sahipliği yapan Mini Europe, Atomium’un hemen yanında yer alıyor. 80 farklı şehirden 350 yapıya ev sahipliği yapan parkta Berlin Duvarından Eyfel Kulesine, Big Ban’den Kolezyum’a Avrupa’nın birçok önemli yapısının minyatür halini görmeniz mümkün.

 



Parlamentarium

 

Avrupa Birliği’nin merkezine ev sahipliği yapan Brüksel’e gelip, Parlimentarium’u görmeden dönmeyin isteriz. Girişi ücretsiz olan bina, özellikle meraklılarına Avrupa Birliğinin tarihsel gelişimi ve yatıkları ile ilgili bilgiler içeren bir müzeye de ev sahipliği yapıyor.