Zürih Gezilecek Yerler
Zürih Gezilecek Yerler
Zürih Gezilecek Yerler
Dünyada para ve bankalar merkezi olarak kabul edilen, yaşam kalitesi en yüksek kentlerden olan Zürih’te gezilecek yerler denilince; büyüleyici manzaralara sahip tepelerden en lüks alışveriş caddelerine, binlerce yıllık kiliselerden modern çağın müzelerine uzunca bir listemiz var. Alp Dağlarıyla çevrili olan, İsviçre çakısı ve saatinin yanı sıra peyniri ve çikolatası da tüm dünyaya yayılmış bu şehirde görülmesi gereken noktaları sizler için derledik.
Zürih Gölü
Kente adını veren yer olan Zürih Gölü, Alp Dağlarının eteklerinden gelen suyuyla ve büyüleyici manzarasıyla şehre hayat veriyor. İsviçre’nin en büyük beşinci gölü olan Zürih Gölü, yazın deyim yerindeyse bir plaja dönüşüyor. Düzenli olarak tekne ve bot turlarının yapıldığı gölde yaz aylarında denize de girilebiliyor. Kentin en güzel manzaralarından birine sahip Zürih Gölü’nün etrafına gelip piknik yapmak ya da yürümek hem şehirliler hem de turistler için vazgeçilemez aktivitelerden.
Bahnhof Strasse & Paradeplatz
Zürih’te alışverişin kalbi diyebileceğimiz Bahnhof Caddesi, yaklaşık 1,5 kilometre boyunca dünyaca ünlü markalara ev sahipliği yapıyor. Özellikle dünya sosyetesinin tercih ettiği ve lüks kategorisine giren markaların birçoğu bu caddede bulunuyor.
Bahnhof Strasse’nin merkezinde ise dünyanın finans merkezlerinden olan Paradeplatz yani Bankalar Meydanı var. Dünyanın en zenginlerinin servetlerinin bulunduğu Bankalar Meydanının ve İsviçre’nin bankacılık deyince akla ilk gelen merkezlerden olmasının özel bir nedeni var. İsviçre bankalarında yatan paralar yalnızca sahipleri tarafından çekilebiliyor ve paraya hiç kimse el koyamıyor.
Lindenhof
Bahnhof Strasse’den sonra Zürih’in en popüler bir diğer caddesi olan Lindenhof rengarenk kafeleri, tarihi binaları ve Limmat Nehri manzarasıyla Zürihlilerin en uğrak noktalarından. Trafiğe kapalı olan Lindenhof aynı zamanda Belediye Binası, Grossmünster Kilisesi, üniversite ve daha birçok önemli binaya ev sahipliği yapıyor.
Uetliberg
Alp Dağlarının büyüleyen manzarası ile kentin yemyeşil ve tarihi dokusunun birleşimine doyamayacağınız Uetilberg tepesi, Zürih’i izlemenin en güzel yollarından. Yaklaşık 900 metre yükseklikteki Uetilberg’te kayak yapabilir, bisiklet ya da yürüyüş turlarına katılabilirsiniz.
St. Peters Kirche
St. Peters Kilisesi, Zürih’in turistler tarafından en çok ziyaret edilen kiliselerinin başında geliyor. Nedeni ise 13. yüzyılın sonlarında kilisenin kubbesine takılan saat. Yaklaşık 1000 yılından beri hayatta olan kilisenin Romalılara ait bir kale olduğu söyleniyor. Sonradan eklenen ve 8.7 metre çaplık saat ise Avrupa’nın en büyük kilise saati olarak biliniyor.
Grossmünster Kilisesi
Zürih’in en büyük kiliselerinden olan 9. yüzyıldan kalma Grossmünster’in en dikkat çekici özelliği kubbelerinin şehrin her yerinden görülebiliyor olması. Kutsal Roma Germen İmparatoru tarafından yaptırılan Grossmünster Kilisesi, 16. yüzyılın başlarında parlayan reform hareketlerinin de başladığı nokta kabul ediliyor. Kilisenin içerisinde İsviçre reformuna ve bu reform hareketini başlatan önderler Huldrych Zwingli ve Heinrich Bullinger’e ait bilgilere ulaşabileceğiniz bir müze de bulunuyor. Kilisenin altında şehrin koruyucuları olarak kabul edilen aziz Felix ve Regula’nın mezarlarının bulunduğuna inanılıyor. Kutsal Roma Cermen İmparatoru Şarlman’ın da kiliseyi bunun üzerine yaptırıldığı düşünülüyor.
Fraumünster Kilisesi
9. yüzyılda inşa edilen bir diğer kilise olan Fraumünster, Grossmünster Kilisesinin önündeki köprünün öteki ucunda yer alıyor. German Kralı Louis’in kızı için yaptırdığı Fraumünster Kilisesinin manastırı yüzyıllar boyunca kadın aristokrat tarafından kullanılmış. Reform hareketinin başarıyla tamamlanması sonucunda ise kilise Zürih’te kalmış.Neo-gotik tarzdaki yapının en çok dikkat çeken özelliği ise 1853 yılında Rus-Yahudi ressam Marc Chagall tarafından yapılan ve ruhani bütünlüğü sağlayan metrelerce uzunluktaki vitray camları.
Landesmuseum (İsviçre Ulusal Müzesi)
Limmat Nehri’nin başlıca siluetlerinden biri haline gelmiş olan ve Gustav Gull tarafından tasarlanan İsviçre Ulusal Müzesi 1898 yılından itibaren tarih öncesi dönemlerden 20. yüzyıla uzanan eserler sunuyor. Müzeye dair en sevdiğimiz nokta ise peri masallarını andıran tarihi bir mini-şatoda kurulmuş olması. Ayrıca müzenin bahçesinde sene boyunca çeşitli etkinlikler ve festivaller de düzenleniyor.
Kunsthaus Zurich (Zürih Sanat Müzesi)
Dünyanın sanat merkezlerinden biri kabul edilen İsviçre’de tabii ki birçok modern sanat müzesi bulunuyor. 18. yüzyılın sonunda Knusthaus, Zürih’teki başlıca sanat galerilerinden. Müze 13. yüzyıldan günümüze uzanan geniş bir sanat koleksiyonuna ev sahipliği yapıyor.
Opernhaus Zurich (Zürih Opera Binası)
Bir diğer adı Stadttheater olan 1834’ten itibaren kullanılmaya başlanan Opera Binası geçirdiği yangının ardından, 1890 yılında restore edilmiş. Dünyaca ünlü bale, opera ve tiyatro resitallerinin yapıldığı bina aynı zamanda dünyanın opera evlerinin arasında en küçüğü olarak da biliniyor.
Chinagarten (Çin Bahçesi)
Zürih’in içerisindeki küçük Uzak Doğu olan bahçe geniş bir gölet ve üzerindeki adanın etrafına kurulmuş. 1994’te Geomanti mimari stili kullanılarak inşa edilen bahçede aynı zamanda minyatür bir saray ve evler de var. Yalnızca bahar ve yaz aylarında açık olan bahçe Çin sınırları dışarısındaki en büyük Çin Bahçesi olarak da biliniyor.
Zurich Botanik Bahçesi
Zürih Üniversitesi tarafından 1837 yılında inşa edilen Botanik Bahçesi, İsviçre’nin yemyeşil doğasının içerisinde yaklaşık 55 bin metrekarelik bir alana konumlandırılmış. Yarım kürelerin içerisine yapılan bu seralar da yaklaşık 7 bin farklı bitki türü bulunuyor.
Zurich Zoologischer Garten (Hayvanat Bahçesi)
Nesli tükenme tehlikesine girmiş ve korunmaya muhtaç yaklaşık 400 farklı türden canlının bulunduğu Zürih Hayvanat Bahçesi 1929 yılından beri faaliyet gösteriyor. 21 hektarlık alan üzerine konumlandırılmış olan Hayvanat Bahçesinin 2020 yılı itibariyle genişletilmesi planlanıyor. Zürih’e gitmişken birçok sosyal sorumluluk programı gerçekleştiren bu hayvanat bahçesine uğramadan olmaz diyoruz.
Lindenhos Tepesi
Ihlamur Ağacı Tepesi olarak da adlandırılan Lindenhos Tepesi, tarihte Romalıların ilk yaşadıkları yer olarak biliniyor. Yaklaşık 35 kilometrelik Limmat nehri boyunca uzanan Lindenhos Tepesi için Zürih’e bakan bir seyir terası diyebiliriz. Tepede aynı zamanda Karojenler ve Roma Döneminden birçok kalıntı eser de bulunuyor. Özellikle bahar ve yaz döneminde geliyorsanız, şehrin nehir kıyısı boyunca uzanan tarihi binalarını ıhlamur kokularının arasında görebileceğiniz bu yemyeşil tepeye mutlaka gelmelisiniz.
FIFA Müzesi
Genel merkezi Zürih’te yer alan FIFA, özellikle futbol sevdalıları için ayrı bir önem taşıyor. FIFA kurumunun 2016 yılında açtığı FIFA World Football Museum geçmişten günümüze futbol tarihine ışık tutuyor. Yaklaşık 1500 fotoğrafla birlikte 4 bine yakın yazılı kaynak barındıran müzede orijinal dünya kupasını da görebilirsiniz.