Unutulan Rotalarda Mersin
Unutulan Rotalarda Mersin
Akdeniz’de unutulmaya yüz tutmuş Mersin koyları, kalesi, mağaraları…Hem ucuz hemde kültür içerikli tatil yapmak isteyenleri buraya alalım:)
Mersin, kıyı boyunca uzanan, unutulan sahilleriyle bir cennet yeridir adeta. Öncellikle Adana’dan özel arabamızla yola çıkıyoruz ve yaklaşık 2 saatlik bir yolculuktan sonra Mersin şehir merkezine varıyoruz.
Şehir merkezinde ki turumuzu kısa tutmak istiyoruz. Çünkü gezilecek yerlerin çoğu merkezin dışında ki noktalarda bulunuyor. Fakat gelmişken tantuni yemeden de olmaz diyoruz. J Mersin sahil boyunda kısa bir yürüyüş yapıp, tantunilerimizi yedikten sonra tekrar yola koyuluyoruz.
Efsanelere konu olan Kızkalesi
Mersin’e yaklaşık 60 km uzaklıkta bulunan Kızkalesi’ne gidiyoruz. Bu yolculuğumuz esnasında birbirinden şirin koylarla devam eden yoldan ilerliyoruz. Kızkalesi, Mersinin Erdemli ilçesine bağlı 1200 metre uzunluğunda bir plaja sahiptir. Kale, sahile 350-400 metre uzaklıktadır. Kaleye yüzerek gidenler olduğu gibi aynı zamanda deniz bisikletide kiralayabilirsiniz.
Kalenin yer aldığı antik yerleşim yerinin adı Korykos. Kızkalesi efsaneye göre, zamanında bir kahin, krala kızının bir yılan tarafından sokulup öldürüleceğini söylüyor. Kral da kızını tehlikelerden korumak amacıyla, dört tarafı denizlerle çevrili kaleyi inşa ettirir. Kızını ve hizmetlilerini orda yaşatır. Fakatkalaye giden bir üzüm sepetine gizlenen yılan kızı sokup öldürüyor.
Kızkalesi için tam anlamıyla tatil beldesi diyebiliriz. Müstakil evler yerine, genelde yazlık apartman daireleri yer alıyor. Yörede bulunan diğer koylara göre farklı su sporlarını da yapabileceğiniz bir yer. Ayrıca sahil kenarında tüm gün tekne turu düzenleyen yerlerde mevcut.
Balık restoranlarıyla ünlü Narlıkuyu
Mağaralar bölgesinden sahile doğru uzanan, Kızkalesine yaklaşık 15 dakikalık bir mesafede yer alıyor burası. Ortaçağ’da ki ismi Porto Calamie’dir. Hristiyanlık dönemlerinde Cennet ve Cehennem Mağarasına tapınmaya gelenlere deniz kapısı görevi görürmüş. Diğer koylara göre su oldukça soğuktur. Sebebi ise Cennet obruklarından gelen yer altı sularıdır.
Yeşile çalan turkuaz renkte ki denize eşlik eden balık restoranları, Öğretmenin lokma tatlısı, tulumbasından akan buz gibi suyu, kaya koruğu turşusuyla enfes tatlara ev sahipliği yapan şirin bir koy. Geldiğiniz zaman mutlaka sıcak sıcak servis edilen lokmalardan tatmadan gitmeyin. Tarçın dökmeyi sakın unutmayın.
Meryem Ana’dan Zeus’a uzanan Cennet ve Cehennem Mağarası
Narlıkuyu ile Cennet – Cehennem Mağarası arası yaklaşık 2 km mesafededir. Bu yol üzerinde yemek yemek isteyenler için aşırı salaş mekanlarda yer alıyor. Güne burada bir şeyler yiyerek başlamanızı öneririm. Kesinlikle tantunisi, sıkması, bol köpüklü ayranıyla efsane tatları denemelisiniz.
Yer altı sularının kireç tabakasını eritmesi sonucunda oluşmuş iki çökük şeklindedir. Bu iki büyük çukur için aynı zamanda obruk, çökük, mağara gibi isimlerde kullanılıyor. Birisi için Cennet çukuru, diğeri içinse Cehennem çukuru adı verilmiştir. Girişler ücretli ama Müzekart veya Maximum kartınız varsa onları da kullanabiliyorsunuz . Bölge mitolojik efsanelere de ev sahipliği yaptığı için oldukça önemli kabul ediliyor. Gezimize Cennet mağarasına inmekle başlıyoruz. Cennet Mağarası denilmesinin sebebi içinin yemyeşil oluşu ve dibinde akarsuyun bulunmasından dolayıdır. Mağaranın giriş kısmında bizi çatısız bir kilise karşılıyor. Bu kilisenin Aziz Paulus tarafından Meryem Ana’ya ithafen inşa edildiği söyleniyor. Cennet çöküğüne inmek baya zorlu oluyor. Yaklaşık 400 basamaktan oluşan bu çökükte, tutunabileceğiniz herhangi bir korkuluk yok ve zemini oldukça kaygan.
Cehennem mağarasına iniş kısmıysa dağcılık ekipmanlarıyla inilebilecek darlıktadır. Mağarayı yukarıdan izlemek için geniş bir seyir tepesi mevcut. Cehennem olarak anılmasının sebebi ise, Zeus’un ateş püskürten ejderha Typhon’u burada yedikten sonra, onu Etna Yanardağı’na kapatmadan önce bir süre Cehennem çukurunda bekletmiş.
Seyir tepesi etrafında bulunan develerle kısa bir tur atıp, fotoğrafta çekilebilirsiniz.
Şifa olarak kabul edilen yer; Astım Mağarası
Toplam uzunluğu 200 metre olan bu mağara astım hastalarına iyi gelmesi yönüyle Astım Mağarası adını almıştır. İçerinin derecesi yaklaşık 15 dereceyi buluyor ve çok nemli bir ortam olduğu için tansiyon hastaları ve kalp hastalarının girmesi tavsiye edilmiyor. Girişler de yine müze kartınız varsa onunla girebilirsiniz ya da 5 TL olarak ücretlendiriliyor.
Dev sarkıtları ve dikitleriyle fotoğrafçılar için adeta bir görsel şölen alanı. Demir bir merdiven eşliğinde mağaranın içerisine inebiliyoruz. Sarkıtlardan akan su damlalarının ise şifalı olduğu söyleniyor. Bazı ziyaretçilerde akan bu sularda şifa arıyor.
Deniz Molası vermek isteyenlere öneri; Tarihi Kızlar Hamamı
Mağaralar bölgesinden çıktıktan sonra, Akyar yolundan içeri girdiğiniz zaman engebeli ve ormanlık bir yoldan denize ulaşabiliyorsunuz. Aşağıya doğru indikçe muhteşem bir renge sahip olan küçük koy karşılıyor.
Mersinin yaz aylarında ki bunaltıcı sıcaklarından serinlemek isteyenler için oldukça hoş ve serinletici bir alternatif. Ayrıca özel araçlar için park yeride bulunuyor. Koy etrafında restoranlara ait masalar yer alıyor. Birer içecek içip manzaranın tadına da varabiliyorsunuz. Deniz suyuysa diğer koylara göre oldukça soğuk. Akyar Kızlar Hamamı aynı zamanda piknik ve balık tutmak isteyenler için farklı bir alternatif seçeneğide oluşturabiliyor.