Güney Fransa’nın Harika Kenti Cannes
Güney Fransa’nın Harika Kenti Cannes
Cannes: Fransız Rivierası’nın İncisi
Sorduklarından artık cevabım daha net oluyor: “Gezdiğin yerler içinde en güzeli neresiydi?” diye, Cannes. Bu şehri bu kadar çok seveceğimi aklımın ucundan bile geçirmezdim; Paris’ten bile daha çok seviyorum şu anda. Cannes, Fransa’nın güneyinde yer alan, Fransız Rivierası’nın en ünlü şehirlerinden biridir. Özellikle yaz aylarında ve tabii ki Cannes Film Festivali döneminde oldukça kalabalıklaşan bu şehir, lüks ve zenginliğin tarifini yeniden yazdırıyor resmen. Dünya jet sosyetesinin uğrak yeri olan kum plajları, moda devi Coco Chanel sayesinde ünlendi. Yaz sezonu ekim ayına kadar sürse de bazı ünlü mekanlar ve plajlar, ağustosun son haftası kapılarını kapatmayı tercih ediyor. Gece hayatı ise Avrupa standartlarının üzerinde diyebilirim.
Gidilmesini önerdiğim zaman ağustos ayının sonları. Cannes’a gelip de dünyanın en iyi 10 gece kulübünden biri olan Gotha’da bir gece geçirmeye gayret edin. Gayret edin diyorum, çünkü jet sosyetenin müdavimi olduğu bu kulübe rezervasyonsuz giriş yapılamıyor ve rezervasyon yaptırmak bile mesele olabiliyor. Cannes’da restoranlar ve bazı plajlar da dahil olmak üzere pek çok yerde rezervasyon yaptırmanız gerekiyor. Bir diğer zorluk ise trafik. Ancak “Cannes’dan fazla uzaklaşmam” diyorsanız, burası yürüyerek keşfedilebilecek kadar küçük.
Konaklama ve Gastronomi Deneyimi
Kaldığım otel, Fransız tarzında dekore edilmiş ve oldukça şirin bir yerdi; Ermitage du Riou. Otel Cannes’ın 6 km dışında kalıyor, ancak oldukça memnun kaldık. Gitmeyi düşünenlere burayı tavsiye ederim. Otele yerleştikten sonra çok acıktığımızı fark ettik ve hemen karşıdaki La Brocherie II restoranına gittik. Çeşit çeşit kabuklular, taptaze balıklar ve harika mezeler muhteşemdi. Herkes yemekte şarap içse de ben Monaco birasını öneririm. Cannes’a geldiğinizde buraya mutlaka uğrayın.
Cannes’i keşfetmek için üç ana bölümden söz edebilirim: La Croisette sahil yolu (restoranlar, plajlar ve ünlü markaların mağazaları burada), dar sokakları ve kalesiyle Le Suquet, ve alışveriş caddesi Rue D’Antibes.
Cannes Film Festivali’nin yapıldığı Palais des Festivals et des Congres’e gittik. Kırmızı halıda fotoğraf çektirmek de unutulmaz bir deneyimdi, ancak burası festival zamanı çok daha etkileyici olabilir.
Sahil boyunca yürürken Palm Beach, Gotha gece kulübü ve Baoli restoranı dikkatimizi çekti. Ne yazık ki rezervasyon yaptıramadığımız için içeri giremedik, bu da içimizde kaldı.
Cannes’de yemek saatlerine dikkat etmenizi öneririm. Birçok restoran, öğlen 12:00-15:00 arası hizmet verdikten sonra akşam yemeği servisine kadar kapalı kalıyor. Yemek saatini kaçırdığımız için Mocca adlı bir restorana gittik. Burası kesintisiz hizmet veriyor ve yemekleri oldukça lezzetliydi. Hatta Midpoint’e benzettim diyebilirim. Yemekten sonra otele dönüp geceye kadar dinlenmeye karar verdik.