Tavsiyemiz
Filtreler
Hizmet Kategorileri
Sağlık
blog-image tavsiyemiz

Milano Gezilecek Yerler

Milano Gezilecek Yerler

author
Admin
07/10/2024

Milano Gezilecek Yerler

Sanat ve moda denilince akla gelen ilk şehirlerden olan Milano gezilecek yerler listemizde neler yok ki! İtalya’nın Roma’dan sonraki en kalabalık metropolü olan şehir, modern ve tarihi yapıların iç içe geçmesiyle her kesimden insanı büyülüyor. Dünyanın en gösterişli katedralinden Avrupa’nın en önemli tiyatro ve opera binalarına, Leonardo da Vinci’nin en önemli eserlerinden romantik su kanallarına Milano’da şehirde görülmesi gereken noktaları sizler için hazırladık.

Duomo di Milano Katedrali

Milano deyince akla ilk gelen yapı tabiki de Duomo di Milano yani Milano Katedrali. Üzerinde bulunan 400.000 heykeli ve gotik tarzı ile Avrupa’nın en büyüğü yapı, aynı zamanda dünyanın dördüncü büyük katedrali. 1386 yılında yapımına başlanan katedralin tamamlanması yaklaşık 500 yılı bulmuş. Katedrali süsleyen ve farklı bölgelerden gelen bu heykellerin taşınmasında ise Leonardo da Vinci’nin yaptığı su kanalları kullanılmış. Katedralin mimarisinde dikkat çeken birçok nokta bulunuyor. Bunlardan biri katedralin tepesinde yer alan altın Meryem Ana kilisesi, bir diğeri ise 9 metrelik pencerelerdeki 8,5 metrelik büyüleyici vitraylar. Katedralle ilgili bir rivayete göre kilise halka adanmış ve son çivi çakıldığında bu durum bozulacakmış, bu nedenle kilisenin bir kısmında hala inşaat varmış gibi gösterilmekte.

Dünyanın en eski ticaret meydanlarından olan Duomo Meydanında yer alan Milano Katedrali için Milano’nun kalbi demek mümkün. Özellikle turistlerin gezmek isteyeceği birçok tarihi nokta ve alışveriş merkezi bu katedralin etrafında bulunuyor.

Galleria Vittorio Emmanuele II

Dünyanın ilk alışveriş merkezlerinden biri olan Galleria Vittorio Emmanuele II, Milano Katedralinin yer aldığı meydanda bulunuyor. Görkemli ve tarihi mimarisi ile bu açık hava alışveriş merkezinde, sizin de kolaylıkla tahmin edebileceğiniz gibi dünyanın en ünlü lüks markaları yer alıyor. Yapımına 1865 yılında başlanan ve bir nevi pasajı andıran yapı 1877’de tamamlanmış. Bu alışveriş merkezinin ya da caddesinin en çok dikkat çeken noktaları ise o dönemde popüler olan cam ve çelik konstrüksiyon tavan ve yapının her bir köşesinde bulunan sanat, bilim ve siyaseti simgeleyen mozaikler.

Plazza Marino

Milano’nun belediye sarayı olan Plazza Marino, 1533 yılında zengin bir aile tarafından malikane olarak yaptırılmış. Ailenin iflas etmesiyle birlikte şehir yönetimi Michelangelo stili tasarlanan yapı işlemeleri ve kolonlarıyla süslü bu gösterişli binayı belediye sarayı olarak kullanmaya karar vermiş. Ayrıca binanın bir yüzü de Scala Meydanına bakıyor.

Brera

Milano’nun en sevilen meydanlarından olan Brera dar sokakları, rengarenk kafeleri, butik moda dükkanları ve sanat galerileri ile göz dolduruyor. Arnavut kaldırımlı sokaklarda birçok antikacı ve İtalyan sokak lezzetlerinin yer aldığı küçük kafeler bulunuyor. Ayrıca meydandaki halka açık bir avlunun içerisinde yer alan ve 14. yüzyılda inşa edilen Galeri Brera aynı zamanda bir sanat okulu olarak kullanılıyor. Brera’nın keyifli sokaklarından geçerek ulaşabileceğiniz Botanik Bahçesi ise birçok farklı bitki çeşidiyle bir nevi göz banyosu yaptırıyor diyebiliriz.

Garibaldi Kapısı & Porta Sempione

Yapımı 1860’ta tamamlanan Garibaldi Kapısı, merkez tren istasyonunun da bulunduğu Garibaldi mahallesinde yer alıyor.

Porta Sempione yani Barış Takı, Garibaldi Kapısından geçerek yapacağınız keyifli bir yürüyüşten sonra kolayca ulaşabileceğiniz bir noktada yer alıyor.

Sforzesco Kalesi & Sempione Parkı

Hem devlet hem de askeri idari merkezi olarak kullanılmış olan Sforzesco Kalesi’nin yapımı 15. yüzyılda tamamlanmış. Kalenin surlarında birçok gözlem noktası ve askeri cephane bulunduruluyormuş. Hatta Napolyon’un Milano’yu fethettiği döneme kadar da Avrupa’nın en büyük kalelerinden biriymiş. Kale kendisi bir tarihi eser olmasının yanı sıra içerisinde birçok müze bulunduruyor. Leonardo da Vinci’nin birçok eserini de bu müzelerde görmeniz mümkün.

Sforzesco Kalesi’nin arkasında kalan ve günümüzde de Milanoluların favorilerinden olan park ise 18. yüzyılda düzenlenmiş. 47 hektarlık bir alana yayılmış olan park İngiliz bahçe peyzajına uygun olarak düzenlenmiş.

Navigli Kanalı

Leonardo da Vinci’nin hayatının 20 yılını geçirdiği Milano’ya sanat eserlerinin dışında birçok katkısı olmuş. Ulaşımın kolaylaşması için tasarladığı Navigli Kanalı’da Milano’nun en işlek bölgeleri arasında yer alıyor. Küçük Venedik olarak da bilinen Navigli bölgesi özellikle de romantik bir gün batımı geçirmek isteyen çiftler için şahane. Kanal boyunca birçok lezzetli İtalyan restoranı, barlar, ikinci el vintage dükkaları yer alıyor ve bit pazarları düzenleniyor.

La Scala Tiyatrosu

Dünyanın en prestijli sahnelerinden kabul edilen La Scala Tiyatrosu, Galleria Vittorio Emanuele II’nin arka kapısından çıkarak ulaşabileceğiniz Leonardo da Vinci Meydanında yer alıyor. Dünyanın dört bir yanından birçok sanatçı eserlerini bu tiyatro ve opera binasında sergilemek için can atıyor. Meraklısına biletlerin aylar öncesinden bittiğini hatırlatalım.

Santa Maria Della Grazie Kilisesi & Son Akşam Yemeği

Santa Maria Della Grazie Kilisesi 1463-1497 yılları arasında inşa edilmiş ve Sforza aile mezarlığına ev sahipliği yapıyor. Tarihi ve dini öneminin yanı sıra bu kilisenin sıklıkla ziyaretçi almasının bir sebebi de içerisinde bulunan ve Leonardo da Vinci’nin en önemli eserlerinden “İsa’nın Son Akşam Yemeği” eseri. Santa Maria Della Grazie Kilisesinde bir duvar resmi olarak yer alan eseri, Leonardo da Vinci 1494 yılında kilisenin duvarına çizmeye başladıktan 4 yıl sonra tamamlıyor. Eserde Hz. İsa’nın havarileri ile birlikte yediği son akşam yemeği resmediliyor. Günümüzde dünyanın en değerli sanat eserlerinden biri kabul edilen bu duvar resmi, replikaları nedeniyle çoğu kişi tarafından tablo sanılıyor.

Sant’Ambrogio Bazilikası

Yapımına 379 yılında başlanan 386’da tamamlanan Sant’Ambrogio Bazilikası, Milano’nun günümüze gelen en eski tarihi yapılarından biri olarak biliniyor. Aziz Ambrose tarafından yaptırılan yapıda, o dönemde imparatorluk için şehit olanlar gömülüyordu. Bu nedenle İtalyanlar bu yapıyı Şehitler Bazilikası olarak da isimlendiriyor. Sant’Ambrogio Bazilikası devasa çan kuleleri, lahitleri, din adamlarının mezarları ve şapelleri ile hem sanat hem de tarih meraklılarının Milano’ya geldiklerinde mutlaka görmesi gereken yapılar arasında yer alıyor.

 Altın Dörtgen

Quadrilatero d’Oro yani Altın Dörtgen, dünyada modanın başkentlerinden kabul edilen Milano’ya geldiğimizi bize bir kere daha hatırlatıyor. Dünyanın en lüks ve high-end markalarının bulunduğu Via Montenapoloene, Via Della Spiga, Via San’t Andrea ve Via Manzoni caddelerinin oluşturduğu bölge Altın Dörtgen olarak anılıyor. Alışveriş tutkunlarının gezmekten asla sıkılmayacağı bu caddeler aynı zamanda hoş mimari yapılı binaları ve ödüllü restoranları ile de fark yaratıyor.

Leonardo da Vinci Bilim Müzesi

San Vittora Caddesinde yer alan Leonardo da Vinci ya da Ulusal Bilim Müzesi bir 16. yüzyıl manastırının içerisinde, 1953 yılından beri müze olarak hizmet veriyor. Müze geçmişten günümüze sanayiden tutun da astronomiye her türlü alandaki gelişmelere ışık tutuyor. Tarihte bilim ve teknolojinin de başkentlerinden kabul edilen Milano’da yer alan bul müzede bir ay taşından ilk radyoya, buharlı lokomotiften devasa denizaltına hatta ilk Ferrari’ye tabiri caizse birçok alanda aydınlanma yaşamak mümkün.