Tavsiyemiz
Filtreler
Hizmet Kategorileri
Sağlık
blog-image tavsiyemiz

Dublin’de Gezilecek Yerler

Dublin’de Gezilecek Yerler

author
Admin
16/10/2024

Dublin’de Gezilecek Yerler

Vikinglerin ülkesi İrlanda’nın başkenti Dublin’de gezilecek yerler arasında doğa harikası manzaralardan Orta Çağ’dan kalma yapılara, Avrupa’nın sayılı üniversitelerinden ayrı bir kültür olan Irish Publara görülmedik yer bırakmadık. Sıcak kanlı insanları, tarihi dokusunun yanı sıra modernizme öncülük eden sokakları, yeşilliklere bezenmiş parkları, İrlanda dilinde ‘siyah havuz’ anlamına gelen Dublin’in adına yakışır kendine has içki ve gastronomi kültürüyle Dublin gezi rehberi yazımızda Dublin’de mutlaka görülmesi gereken yerleri bulacabilirsiniz.

Dublin Castle (Dublin Kalesi)

Şehrin en işlek caddelerinden biri olan Dame Street üzerine konumlanmış Dublin Kalesi, 1200’lü yılların başında Kral John’un isteği üzerine yaptırılmış. 700 yıldan fazla süre boyunca Birleşik Krallık Hükümeti’nin askeri ve siyasi yönetim merkezi olarak da kullanılan Dublin Kalesi ihtişamlı yapısının yanı sıra içerisinde yer alan ve oldukça geniş bir eser koleksiyonuna ev sahipliği yapan Chester Beatty Kütüphanesi ile yerli ve yabancı turistlerin uğrak noktası. Dublin Kalesi’nin yer aldığı bölgenin daha öncesinde yıllar boyunca Vikinglere ait yapılara ev sahipliği yapmış olması da stratejik önemini anlatmaya yeterli olur sanırsak. Hatta kalenin “Orta Çağ Mahzeni” bölümde de bu Viking yapılarının kalıntıları sergileniyor.

St. Patrick’s Cathedral (St. Patrick’s Katedrali)

Ülkenin en büyük kilisesi olan St. Patrick’s Katedrali ilk olarak 1191 yılında inşa edilmiş. Orta Çağ boyunca birçok kere revize edilmiş yapının günümüzdeki Gotik mimari stilindeki tasarıma kavuşması ile 13. yüzyıla dayanıyor. Dublin’in en önemli dini yapısı kabul edilen katedral adını, her yıl 17 Mart’ta St. Patricks Day olarak kutlanan ve Hıristiyanlığın İrlanda’da yayılmasına öncülük etmiş olan Aziz Patrick’ten alıyor. St. Patrick’s Katedralini ziyaret ettiğimizde bizi en çok şaşırtan ise ünlü fizikçi Robert Boyle’nin anısına dikilmiş olan Boyle Anıtı olmuştu.

Christ Church Cathedral (Christ Church Katedrali)

1030 yılında inşa edilen Christ Church Katedrali, Dublin’in günümüze ulaşmış en eski yapısı olarak geçiyor. Bundan yaklaşık 1000 sene önce İrlanda Kralı Sitriuc’un isteği üzerine yapılan katedral, 12. yüzyılda İrlanda Kilisesi’ne bağlanmış. Gotik mimarinin ülkedeki en güzel örneklerinden biri olan Christ Church Katedrali, tarih boyunca İrlanda krallarının taç giyme törenlerine, soyluların vaftiz törenlerine ve birçok aristokratın mezarına da ev sahipliği yapmış. Christ Church Katedralini tanınır yapan bir diğer unsur ise içerisinde yer alan “The Cat and The Rat” yani kedi ve fare mumyaları. Yüz yıldan fazla bir süre önce kilise orgunun içerisinde kalan kedi ve farenin bedenleri mumyalanmış ve katedralde sergilenmeye başlamış. Hatta dünyaca ünlü İrlandalı yazar James Joyce, Türkçe’ye Finnegan Uyanması olarak çevrilmiş Finnegan’s Wake adlı kitabında kedi ve fare mumyalarına atıfta bulunuyor. Ayrıca 2007-2010 yılları arasında gösterimde olan İngiltere Kralı VIII. Henry’nin hayatını anlatan The Tudors dizisinde Christ Church Katedralinin içerisinde sergilenen 16. yüzyıldan kalan kıyafetler kullanılmış, meraklılarına duyurulur!

Grafton Caddesi

Dublin’de alışverişin kalbi olan Grafton Caddesi hem turistler hem de yerel halk için en popüler buluşma noktaları arasında. St. Stephen’s Green ve Trinity College’ın arasında yer alan ve trafiğe kapalı olan Grafton Caddesi mimarisi göz dolduran rengarenk yapıları ile alışveriş yapma isteğinizi arttıracak. Dünyaca ünlü markaların mağazalarının yer aldığı caddede yol boyunca birçok güzel kafe ve İrlanda ruhunu yansıtan pub’lar yer alıyor. Mağazaları fethederken meşhur Dublin biralarından içip sokak sanatçılarının gösterilerinin tadını çıkarabilirsiniz Ayrıca Natural History Museum, Temple Bar ve mutlaka denemeniz gereken dünyaca ünlü İrlanda çikolatacısı Butler’s Irish Chocolates’te bu caddenin üzerinde yer alıyor.

Trinity College Dublin

İrlanda’nın ilk üniversitesi olan Trinity College Dublin ya da bir diğer adıyla Dublin Üniversitesi, 1592 yılında Kraliçe I. Elizabeth’in isteği üzerine kuruldu. Mimari stili ve kampüs yapısı Oxford Üniversitesi ve Cambridge Üniversitesi’nin bir karışımı olan Trinity College Dublin, aynı zamanda Birleşik Krallık’taki en eski 10 üniversite arasında yer alıyor. Büyüleyici tasarımlı binaları, sanat eserleri dolu kampüsü, eski kütüphanesi ve oldukça geniş bir alana yayılmış yemyeşil bahçesi ile Trinity College Dublin Tudor Hanedanlığından beridir dünyanın en prestijli okulları arasında yer alıyor. Mezunları arasında Oscar Wilde ve Samuel Beckett gibi tanınan ismin de yer aldığı Dublin Üniversite’sini öğrencisi olmadan da rahatlıkla gezebiliyorsunuz.

The Book of Kells

Trinity College Dublin’in “Old Library” yani Eski Kütüphanesinin içerisinde yer alan The Book of Kells, 9. yüzyıldan günümüze ulaşmış dini metinlerden oluşuyor. Hem İrlanda hem de Hıristiyan dinine mensup milletlerin en değerli arşivlerinden kabul edilen The Book of Kells, kütüphanenin Long Room bölümünde sergileniyor. Özellikle tarih meraklılarının ilgisini çekecek bu bölümü gezmek için arşivlerle ilgili gerekli tüm bilgileri sağlayacak rehberli turlara katılmanızı öneriyoruz.

Temple Bar

Dublin’in en popüler buluşma noktası olan Temple Bar aslında Dame Caddesi, Westmoreland Caddesi, Fishamble Caddesi ve Liffey Nehrini birbirine bağlayan bölgenin adı. Girdiğiniz her bir sokakta göreceğiniz rengarenk binalar, Arnavut kaldırımlar, günün her saati dolu olan Irish Pub’lar, restoranlar ve modern sanat galerileri bizim Dublin’deki favori duraklarımızdan. Dublinlilerin ruhunu birebir yansıtan bu sokakların tarihi ise çok öncelere 800’lü yıllarda Viking dönemine uzanıyor. Temple Bar bölgesine gitmişken kıpkırmızı rengiyle Instagram karelerini dolduran aynı isimli The Temple Bar’ın viski koleksiyonunu da tatmadan olmaz diyelim.

Phoenix Parkı

Avrupa’nın en büyük şehir parkı olan Phoneix, yaklaşık 710 hektarlık arazinin içerisine konumlanmış ve duvarlar ile çevrilmiş bir cennet. 17. yüzyılda Dük James Burler’in isteği üzerine hazırlanmış olan park hem Dublinlilerin hem de turistlerin şehirdeki gözde noktası. Özellikle güneşli havalarda kentliler için vazgeçilmez olan parkın içerisinde dünyanın en eskilerinden olan Dublin Hayvanat Bahçesi de bulunuyor. İrlanda Cumhurbaşkanlığı resmi konutu (Aras an Uachtarain) ve ABD Büyükelçilik binası da Phoneix Parkı’nın içerisinde yer alıyor. Dikkat edin, yemyeşil vadinin içerisinde pikniğinizi yaparken sürüdeki geyiklerden biri yiyeceklerinizden çalmasın.

National Museum of Ireland (İrlanda Ulusal Müzesi)

Kildera Caddesi üzerinde konumlanmış ve 1890 yılında açılmış olan İrlanda Ulusal Müzesi, İrlanda tarihini ve kültürünü yakından tanımak isteyenlerin mutlaka uğraması gereken duraklardan. Müze, Vikinglerden günümüze uzanan yaklaşık 5 milyon eserin bulunduğu bir koleksiyona ev sahipliği yapıyor. Kildera Caddesinin yanı sıra arkeoloji, dekoratif sanatlar ve tarih koleksiyonunun yer aldığı Benburb Caddesi binası, kırsal yaşamın tanıtıldığı Turlough Park binası, botanik ve hayvan türleri müzesi olan Merrion Caddesi binası da İrlanda Ulusal Müzesinin diğer bölümleri arasında yer alıyor.

The Old Jameson Distillery

Viski denildiğinde akla gelen ilk marka olan dünyaca ünlü Jameson viskilerinin üretimi, İrlandalı John Jameson tarafından 1789 yılında kurulan tesis ile başlıyor. Bow Street üzerinde konumlanmış The Old Jameson Distillery yani Jameson viskileri damıtma tesisinin bazı bölümleri gezilebiliyor. Uzman bir rehber ile yapacağınız tesis gezisinde ünlü İrlanda viskisinin üretim yolculuğunu öğrenip viski kültürünü yakından öğrenebilirsiniz. The Old Jameson Distillery’i gezdikten sonra yapılan tadım etkinliğinin de müzenin vazgeçilmez aktivitelerinden olduğunu hatırlatalım.

St. Stephen’s Green & The Little Museum of Dublin

Dublin’in en eski parkı olan St. Stephens Green, zaten büyüleyici doğa manzaralarıyla dolu şehrin gözde noktalarından. Dublin’de yaşayan halkın özellikle de güneşli günlerde akın ettiği St. Stephen’s Green, Grafton Caddesine yalnızca 10 dakika uzaklıkta kalıyor. Yemyeşil doğanın içerisine konumlanmış göletteki ördekleri izleyip huzur bulmamak mümkün değil. Tavsiyemiz tüm yorgunluğunuzu unutacağınız bu parkı uçuş sonrası ilk ya da dönmeden önceki son durak yapmanız.

St. Stephen’s Green’i bu kadar sevmemizin bir diğer nedeni de içerisinde yer alan ve şehrin en şirin müzesi olan The Little Museum of Dublin. Bizce müzeyi görmek için 1700’lerden kalan bir konağın içerisinde yer alıyor olması yeterli bir sebep. İrlanda kültürünü ve Dublin tarihini yakından tanımak isteyenler de 2011 yılından beri hizmet veren The Little Museum of Dublin’i ziyaret edebilir.

Kilmainham Gaol

Sıradaki durağımız İrlanda’nın en acı verici müzesi olarak gösterilen, 1796 yılından 1924’e kadar hapishane olarak kullanılmış olan Kilmainham Gaol. Döneminde suçlu ya da suçsuz tüm mahkumların çeşitli işkencelere maruz kaldıkları Kilmainham Gaol, aynı zamanda halka açık idamların gerçekleştirildiği hapishaneymiş. Rehberli turlar ile gezebileceğiniz hapishaneye ulaşmak için tramvay ya da otobüs kullanarak yaklaşık 15-20 dakikalık bir yolculuk yapmanız gerekecek.

 

Guinness Storehouse

rlanda’nın dünyaca ünlü bir diğer içkisi olan Guinness biralarının üretim tesisi olan Guinness Storehouse özellikle turistlerin vazgeçilemez aktiviteleri arasında yer alıyor. Yalnızca İrlanda’nın ürettiği ve siyah rengi ile ünlenmiş Guinness biralarının üzerim tesisi 1759 yılında Arthur Guinness tarafından kurulmuş. Bira kültürünü tanımak isteyen meraklıları için kapılarını 2000 yılında açan Guinness Storehouse, markanın tarihinde bu kömür karası içkinin yapımına her türlü bilgiyi veriyor. Tabii ki favori aktivitemiz fabrikayı gezip yapım aşamalarını gözlemledikten sonra, üst katında yer alan Dublin şehir manzaralı pubına çıkıp Guinnesslerimizi yudumlamak oldu.